Aslında ben hep utangaçtım.
Küçükken misafirlikte su istemeye utanırdım,çayı sıcak içmek zorunda kalırdım dilim yanardı.
Ana sınıfında dans etmekten utandım.
Teyzeler yanağımı sıkıp çok tatlısın diye severken yanağım çok acırdı,ağlamaya utanırdım.
Karanlıktan ve yalnızlıktan korkardım annemin yanına gitmeye utanırdım.
Şımarık demesinler diye misafirlikte koltuğun en köşesinde otururdum.Tüm çocuklar neşe ile oynarken ben ayağı kalkmaya utanırdım.
En önde olmaktan,tüm insanların gözlerinin benim üzerimde olmasından utanırdım.Bu yüzden hep arkalardaydım.
Konuşmaktan utandım,kendimi ifade edememekten.Hırsla başladığım cümlemi kekeleyerek bitirmem bu yüzden.Söylediklerimi saçma bulmanız bu yüzden.
Aslında herkesden daha mantıklı konuşuyordum zihnimde.Ancak kelimeleri dille bütünleştirmeyi beceremiyordum.Kız kulesi manzaralı yapboz gibiydi adeta.
Resim şahane ancak parçaları yanlış yerdeydi...
Hep imrenmişimdir evde babası yoksa amcasından para isteyebilen çocuğa.Koşa koşa teyzesine,halasına,dayısına sarılan birine.Ben hiç bir zaman ne sarılabildim nede para isteyebildim hep utandım.
Bana göre çok zor bir şeydi insanların gözlerinin içine bakmak.Belkide ençok gözlere bakmaya utanmışımdır.
Bu nedendendirki çoğu zaman insanların gözlerine bakınca farklı bir silüet görüyorum karşımda. 4 senedir tanıdığım bir insanı sanki ilk defa görüyormuş gibi.
En çok ta onun ela gözlerine bakmaya utandım.Aslında bu bir utangaçlık değildi. Korkuydu. Utanmak zaten korkmak değilmidir bazen ?
Ya benim ona baktığım gibi bakmıyorsa bana, ya hiç bakmıyorsa... Gerçeklerden korkmuşumdur belkide.Üzülmekten korkmuşumdur.
Korkunun ecele faydası olmadığında herkes hem fikirdi ama ben yine de korktum,utandım.Bazende ağladım.Ama hiç yılmadım.
efg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder